İzzet profesyonel bir hırsızdır. Bir gün Hacı Ali'nin evine hırsızlık için girer. Fakat..

Bir öğrencinin parası kaybolur ve arkadaşları Meryem'i hırsız olarak görmeye başlar.

Ahmet, gelir elde etmek için bakıcılık yapmaktadır. Birgün bakmakta olduğu yaşlı adamın geçmişini keşfeder. İranlı yönetmen Abbas Rafii'nin Suriye'de, Suriyeli oyuncularla Arapça dilinde çektiği bu film; Siyonist Rejimin 1948 yılında Filistin'i işgalini konu alıyor.

Hırsızlık suçundan çocuk ıslahevinde yatan yetim bir çocuğun hikayesi.

Ferhat, savaşta gözlerinden yaralanır ve hastaneye kaldırılır. Hastanede, Şeyda isimli hemşire Ferhat'ın gözlerinin iyileşmesi için her akşam Kur'an okur. Ferhat iyileşir fakat Şeyda gitmiştir. Ferhat'ın elindeki tek iz Şeyda'nın Kur'an okurkenki sesidir. Kur'an merkezli bir aşk hikayesi.

Bu film 1970'li yıllarda (ideolojik savaşların zirvede olduğu zamanı) Şah dönemi İran toplumundaki yansımalarıdır. Materyalist düşünce ve felsefenin insanları ne derece köleleştirip, insani erdem ve değerleri yok saydığını net bir şekilde görmekteyiz. Aynı zamanda film, Şah dönemi İran toplumundaki derin kök ve izleri bulunan komunizmin çıkmazları ve çelişkilerini gözler önüne sermektedir.

Ahmet Fransız eşi Marie ile boşanma işlemini tamamlamak için dört yıl sonra Paris'e döner ve Marie'nin; eşi komada olan Samir'le arkadaş olduğunu görür. Marie'nin kızı ise Samir'den hoşlanmamaktadır.

Yaşlı bir çift dere kenarında Gabbeh (Kilim)lerini yıkamaktadır ve ansızın bir kız görünür ve ikisine de yardım eder. Bu kızın göçebe kavminin tarihi kilim üzerine işlenmiştir.

Bir grup genç öğretmen, mahrum çocukları bulup onlara okumayı öğretmek ve ders vermek için sırtlarında kara tahtalar ile Irak sınırındaki İran köylerine doğru yola koyulur.

Lanetlenmiş şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak isteyen ancak hakiki düşmandan habersiz bir arkadaş grubu toplumdan ve insanlardan uzaklaşıp yeni bir hayat düzeni kurmayı arzular. Kıyamet gününe kadar insanları yoldan çıkarmak üzere Allah'tan mühlet isteyen ve O'nun azametine and içen şeytan, nefis hançeriyle bu arkadaş grubunu yok etmeye çalışır. Nefsanî hastalıkların pençesine düştüklerinden habersiz olan bu grup, neye karşı mücadele ettiklerinden habersizdir. Amaç Allah'a ulaşmak olsa da, engelleri aşmak o kadar kolay olmayacaktır.

Abdullah Hristiyan bir kabileden olup İslam'la yeni müşerref olmuştur. Defalarca istemeye gittiği Müslüman bir kıza delicesine aşıktır. Rahile ile düğününün yapılacağı gece gaipten sesler işitmeye başlar. Birisi yardımını istemektedir.

Ali Rıza, babası işportacı olan yaramaz bir çocuktur. Evde haylazlıkları bitmek bilmeyince annesi onu babasının yanına bırakır. Bu arada Ali Rıza'nın peşinde bir de alacaklı arkadaşı vardır. Ali Rıza'nın babası nar satarken, Ali Rıza ve arkadaşı da istemeyerek ona eşlik ederler ve bu yolculukta türlü türlü maceralar yaşanır.

Senatör filmi, şah rejimi dönemindeki uyuşturucu şebekelerini konu alıyor.

Musa Peygamber (a.s) zamanında, İsrailoğulları Firavun'un zulmünden kurtarılmıştır. Ancak sonrasındaki ilahi fermanı dinlemedikleri için cezalandırılıp 40 yıl çölde avare kalırlar ve Amuri Kralları onları katliam etmekle tehdit eder. Hz Musa (a.s) ise İsrailoğullarına gençlerini savaşa hazırlamalarını emreder ve yine nankörlük ve ihanetler baş gösterir.

Kufe halkı Yezid'in tayin etmiş olduğu valinin yönetiminde zulüm ve baskı görmektedir. Halk bu durum karşısında Hazreti İmam Hüseyin'i (a.s) yazdıkları mektuplar ve gönderdikleri haberlerle çağırmaktadır. İmam Hüseyin, Kufe'ye hareket etmeye karar verir. Hareketinden önce Kufe'ye son durum hakkında bilgi edinmesi amacı ile Kays ibn-i Musahhar'ı elçisi olarak gönderir. Bu film İmam Hüseyin'in elçisi Kays bin Musahhar'ın Kufe'ye gidişi ve yaşadıklarını anlatmaktadır.