Kadim Bir Masal

Kadim Bir Masal

  Haziran 19, 2019

  1.195 Okunma

Kadim Bir Masal: Mecid Mecidi Sineması

[…] İran sineması, denince akla ilk gelen isimlerden biri de şüphesiz, yönetmen Mecid Mecidi’dir.

Yaşadığı ülkenin kadim kültürünü beyaz perdeye yansıtan bu yönetmen, özellikle de çocukların gözleriyle hayata bakarak ‘’toplumsal gerçekliğinin’’ kalbinden vurmuştur. Hepimizin yakından tanıdığı ve Çirkin Kral olarak bildiğimiz Yılmaz Güney’in sinemasını hatırlattığını da eklemek gerekir. Güney’in filmleri de bunun delilidir. Zira yönetmenle yapılan bir röportajda, bizzat kendisi Güney (sinemasına)’e olan büyük hayranlığını dile getirmiştir.

Mecidi’nin sineması nev-i şahsına münhasır özelikleriyle farklılığını ortaya koymuştur ama. O yüzden hem Türkiye’de olsun hem dışarıda olsun adından hep söz ettirmeyi başarmıştır. O kadar ki bir şiirden fırlayan metafor gibi böğrünüzü deler geçer. Kesinlikle, seyirci şurada-burada hüngür hüngür ağlasın, diye çok ucuz dokunuşlardan bağımsız bir vaziyette ifa eder. Böyle pejmürde bir ihtimalinin olamayacağını söylemekte de hiçbir beis yoktur. Fakat söylenmesi gereken en önemli şeylerden biri sanırım filmlerindeki hikâyelerin ön planda olmasıdır. Bilahâre estetik gelir diye düşünüyorum.

Bu ikisini öyle bir harmanlar ki, birbirini tamamlayan iki sıcak renk gibi yüreğinizi kamaştırır. Zaman zaman sinematografik karelerle de karşınıza çıkarak, gözlerinizi ovmanıza olanak tanır. Anlattığı hikâyelerinin neden bu denli güçlü olduğuna gelince de; kadim Fars şiiri‘nin üzerinde kurulmuş olmasıdır şüphesiz. Fars şiirinin/şairlerinin ne derece derin bir etki yarattığı hepimizce malûm ve bu etkiden Türk şiiri de nasibini almıştır; ama asıl üzerinde durulması gereken bizim için yönetmenin hakikati anlattığı o masalsı hikâyeleridir. Gerisi, sadece Kırmızı Başlıklı Kız’ının sepetindeki ayrıntılardır.

Anlattığı hikâyelerle seyirciyi mest eden mezkûr yönetmeni hakkıyla anlatmak çok güç gerçekten. O yüzden arzu ederseniz, Murathan Mungan’a kulağımızı verelim; çünkü beni bu durumdan ancak o kurtarır:

“Sinema neden aşk haline gelir biliyor musun?” dedi adam, “Çünkü o da tıpkı aşk gibi, insan gözünün bir aldanışı üzerine kurulmuştur. Hayal olduğunu bildiğin perdeye inanırsın bütün kalbinle…İnsan öncelikle bir aldanışa âşık olur,sonra o aldanıştan bir hakikat yapmaya çalışır hayatına… Bazı filmler çabuk biter.’’ (Kibrit Çöpleri).

Bu kelimelerin gölgesinde dinlenirken, mazinin kandilsiz sokaklarında uzun bir seyahate çıkmam gerektiğini anladım. Hiç vakit kaybeden beni ne beklediğini bilemediğim o kadim yolculuğa hızlı adımlarla yol almak istiyorum…

Harun Aktaş

Yorum yazabilmek için üye girişi yapmanız yada üye olmanız gerekiyor!
Yeni Kaynak sitemizde bulunan film, video ve fragmanları ve diğer tüm vidyolar çeşitli paylaşım ortamlarında bulunmaktadır. Sitemiz sadece youtube, google, vb. sitelerde eklenmiş ve paylaşıma açılmış videoları yayınlamaktadır. Server'imize kesinlikle yükleme yapılmamaktadır. Bu yüzden Yeni Kaynak sitesi hiç bir yasal hükümlülüğe tabi tutulamaz. İstenildiği takdirde hak sahipleri videoların kaldırılması talebinde bulunabilirler.